Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri’nin düzenlediği “Misi
Akademi: 20. Yüzyılın İlk Yarısı Kadın Yazınına Poetik Yaklaşımlar” atölyesine
bu kez, yazar Nil Sakman konuk oldu. Yoğun ilgi gören etkinlik, çevrimiçi olarak
gerçekleştirildi. Söyleşide, Katherine Mansfield, Virginia Woolf, Simone de
Beauvoir, Anais Nin, Darris Lessing, Ingeborg Bachmann ve Clarice Lispector
gibi kadın yazarların, poetik yaklaşımlarını katılımcılarla birlikte incelendi.
İki gün süren etkinlikte Nil Sakman, kamusal alan ile özel alan arasındaki
ilişki ve ifade biçimlerini, 18. Yüzyıl öncesi ve sonrasında insan benliğini,
19. Yüzyıl kadın edebiyatındaki poetikaya yansımalarını ve 20. yüzyıl kadın
edebiyatını da ele aldı. Katherine Mansfield ve Virginia Woolf gibi yazarları
anlamak için sanayi kapitalizmi, bireysel kişilik, mahrumiyet ve kamusal oyun
kavramlarına odaklanılması gerektiğine dikkat çekti. Bu kavramları örneklerle
anlatan Sakman, kavramların kadın yazarlardaki karşılığını katılımcılarla
paylaştı. Aydınlanma öncesi eski düzende insanın kamusal alanda bir aktör
olduğunu belirten Sakman, insanın, kendi kişiliğiyle ön plana çıkmaya
başladıktan sonra yabancı insanlar arasındaki iletişimin gerilediğini söyledi.
1840’lı yıllardan itibaren insanların birbirinin dış görünüşünü ciddiyetle ele almaya başladığını ifade eden Nil Sakman, “Karakterin dış görünüşten anlaşılabileceği inancı yaygınlaşırken paradoksal olarak görünüşler de giderek homojenleşiyor. Yani inanlar toplum içinde çok da göze batmayan görüntüler tercih etmek istiyorlar. Çünkü kıyafetleri yoluyla kişiliklerini ele vermek istemiyorlar. Bu nedenle giderek birbirlerinin kıyafetlerindeki ayrıntılara bakmaya başlıyorlar. İnsanlar kamusal alanda ne göze batmak istiyorlar ne de şüphe çekmek istiyorlar” dedi. Bu durumun yeni bir mahremiyet ideolojisinin kurulmasına neden olduğunu söyleyen Sakman, bu ideolojinin günümüzde de var olduğunu belirtti.
Kişi dışılığın olumsuz bir özelliğe dönüşmesinin, kamusal alanın çöküşünde önemli bir faktör olduğuna değinen Sakman, “Kamusal alanda bizim gibi düşünmeyen insanlarla özelleşmeden, duygusallaşmadan, benliği koruyarak gerçekleştirdiğimiz ifade yeteneğimizi, dünya genelinde kaybettik” diye konuştu.